17 Ağustos Marmara Depremi’nde Can Verenler Anıldı…
(İSTANBUL) – 17 Ağustos Gölcük Depremi’nde can verenler, depremin olduğu saat 03.02’de düzenlenen törenlerle anıldı. Yalova Belediye Başkanı Mehmet Gürel, “25 yıl önce hafızalarımıza kazınan o kara gecede kaybettiklerimizi bir kez daha saygıyla yad ettik” dedi.
Gölcük merkezli 17 Ağustos Depremi’nin yıl dönümünde yaşamını yitirenler Gölcük ve Yalova’da düzenlenen törenlerle anıldı. 7.4 büyüklüğündeki depremin olduğu saatte; 03.02’de düzenlenen törenlerde depremin 25’nci yılında ölenler için dualar okundu.
Yalova Belediye Başkanı Mehmet Gürel, “25 yıl önce hafızalarımıza kazınan o kara gecede kaybettiklerimizi bir kez daha saygıyla yad ettik. Kaybettiklerimizin acısı her zaman ilk günkü kadar taze olacak, Yalova’yı güvenli bir şehir haline getirerek onların aziz hatıralarını onurlandıracağız” paylaşımını yaptı.
Depremle ilgili TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi de bir açıklama yaptı. “Türkiye aktif bir deprem kuşağı üstünde bulunmaktadır. Ülke topraklarının, sanayisinin ve barajlarının büyük bir kısmı deprem kuşağı içinde yer almaktadır. Bir doğa olayı olan depremler geçmişte olduğu gibi gelecekte de olacaktır. Ancak bu doğa olaylarının afete dönüşmesi günümüz teknolojisi ve
imkanlarıyla kabul edilemez durumdadır” denilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
“İmar Barışı adı altında 10 milyonun üzerinde kaçak yapı ruhsatlandırıldı”
“Bu doğa olayını çıkardığımız İmar Afları ile, yarattığımız dolgu alanları ile, zemin büyütmesi yüksek dere çökellerine yapılaşma ile, denetimsiz hazırlanan projeler ile bizler afete dönüştürdük, dönüştürüyoruz. ‘İmar Barışı’ adı altında; hiçbir mühendislik hizmeti almamış, 10 milyonun üzerinde kaçak yapı ruhsatlandırıldı ve denetlenme ihtimali de ortadan kaldırıldı. Kamusal bir anlayışla yürütülmesi gereken yapı denetim sistemi ticarileştirildi. Yer mühendislik çalışmalarının denetimi ise gündeme dahi getirilmedi. İstanbul’da 39 ilçe belediyesinin büyük bir
kısmında zemin etütlerinde yapılan jeofizik ölçümleri arazide yapılıp, yapılmadığını denetleyecek jeofizik mühendisi bulunmamaktadır. İstanbul’da dahi jeofizik mühendisi istihdamı bulunmuyorsa Anadolu’nun diğer il ve ilçe belediyelerindeki durumu düşünebilirsiniz.
Odalarımızın mesleki yeterlilik, belgelendirme ve denetim süreçleri kaldırıldı. Kentsel dönüşüme ‘Kötü Zemin/ Kötü Yapı’ öncelikli bölgelerden başlanması gerekirken rantı en yüksek bölgelerden başlamak tercih edildi. Tüm bu adımlar depreme dayanıklı bir kent oluşturmanın önünde büyük bir engel haline geldi.”
Neler yapılmalı?
Açıklamada, bundan sonra yapılabileceklerle ilgili de şu görüşlere yer verildi:
“Deprem sonrasında haberleşmek için GSM operatörlerine büyük görev düşmektedir. Deprem anında ve sonrasında kesintisiz iletişim sağlamaları bir kamu görevidir ancak bu konuda bir çalışma bulunmamaktadır. Bu konu kamu-özel sektör işbirliği ile çözümlenmelidir.
Projelendirmeleri yapan mimarlarımız engelli vatandaşlarımızın afet anında binayı kolay bir şekilde tahliye edebilmesine müsaade edecek yapılar tasarlamalıdır. Bizler jeofizik mühendisleri odası olarak her yıl “Afete Hazırlıkta Engellileri Unutma Sempozyumu’ düzenlemekteyiz. Sesimizi duyurmak için elimizden geleni yapıyoruz ancak karar vericilerin de bu sese kulak vermesi gerekmektedir. Odalar, kamu yararına çalışan meslek örgütleridir. Bilimin ışığında, gerçekleri söylemekle görevlidir. Odaları siyasi bir yapılanma olarak görmek en büyük afettir.
“Okullarımızda afet bilincini arttırıcı eğitimler ders programına eklenmelidir”
Doktorlarımız salgında olduğu gibi geçmişteki depremlerde olduğu gibi bundan sonra yaşanacak deprem ve diğer afetlerde de önemli görevler üstleneceklerdir. Depremin ruhsal olarak yarattığı etki de çok önemlidir ve insan hayatını uzun süre olumsuz etkilemektedir. Deprem gibi çok disiplinli bir çalışma konusunda Sağlık Bakanlığı’nın ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın özgün ve bilgilendirici çalışmalar yapması beklenmektedir. Okullarımızda afet bilincini arttırıcı eğitimler ders programına eklenmelidir.
Sığınmacılar afet anında nasıl davranacak?
Büyük bir İstanbul depreminin ülkemiz için beka sorunu olduğunu bakanlarımız, milletvekillerimiz dile getirmektedirler. Toplumumuzun bir parçası olmayan ve uyum sağlayamayan sığınmacıların afet anında nasıl davranacağı da önemli bir sorun ve soru işareti olarak akıllarda kalmaktadır. Afetlere dayanıklı/güvenli yapılarda yaşamak insanların en temek ihtiyacı olan bir yaşam hakkıdır. Vatandaşlarımızın siyasilerden ve ülke yönetimine talip olanlardan bu hakkı yerine getirmelerini talep etmesi ve bu talebi her ortamda dile getirmesi önemlidir.
“Bilim insanları yapacağı açıklamaları bilimsel verileri ile desteklemeli”
Vatandaşlarımız deprem güvenli konutlarda yaşamalı ve oluşturulan bilgi kirliliklerinden uzak tutulmalıdır. Uzmanlık alanı olmamasına rağmen deprem ve deprem tahminleri hakkında yorumlar yapan kişiler halkı korku ve paniğe sürüklemektedir. Bunun önüne geçmek için bu açıklamalar bir kamu kurumu aracılığıyla ya da oluşturulacak bir ‘Deprem Bilim Kurulu’ tarafından yapılmalıdır. Ülkemiz gibi deprem potansiyeli yüksek Japonya, Çin, Yunanistan, ABD, İran gibi ülkelerde deprem ile ilgili açıklamalar o ülkenin deprem araştırma merkezleri tarafından yapılmaktadır. Bilim insanları yapacağı açıklamaları bilimsel verileri ile desteklemeli, referans göstermelidir.
“Jeofizik mühendisi istihdamı yetersiz”
Deprem sonrası yerine konulamayacak bir insan canı diğeri ise tarihi yapılardır. Bize miras kalan bu yapıların gelecek dönemlere aktarılması için incelenmeli, güçlendirilmeli ve sürekli olarak yapı sağlığı izleme sistemleriyle denetlenmelidir. Yapılara tahribat vermeden yapı jeofiziği yöntemleriyle bu incelemelerin yapılması ve denetlenmesi için Arkeoloji Müzelerinin, Koruma Kurullarının ve Kültür Dairesi Başkanlıklarının da jeofizik mühendisi istihdamı sağlaması gerekmektedir.
Yağışlar sonrası birçok otoyolun çöktüğünü bilinen bir gerçektir. Bir de deprem etkisi ile bu yapılan yolların nasıl davranacağını düşünelim. Deprem ülkesinde, depreme dayanıklı yolların yapılması gerektiği bir ülkede, afet anında kesintisiz bir ulaşımın çok önemli olduğu bir ülkede Karayolları Genel Müdürlüğü’nün 18 Bölge Müdürlüğü’nün 12’sinde jeofizik mühendisi bulunmamaktadır. Ülkemizdeki otoyolları yapan özel şirketleri kamuda çalışan mühendislerin denetlemesi önem arz etmektedir. Bu nedenle Karayolları Genel Müdürlüğü ivedilikle tüm bölge müdürlüklerine Jeofizik Mühendisi istihdamı sağlamalıdır.
100 yaşını dolduran Cumhuriyetimizde, deprem başta olmak üzere tüm afetlere dirençli kentler oluşturmak için büyük bir ivme kazanılmasını, planlanan çalışmaların uygulamaya geçilmesini görmeyi temenni ediyoruz.”